Bu yazıyı yazma konusunda tereddüt ettim. Bir fotoğraf severim, amatör fotoğrafçıyım, ama bir fotoğraf eğitmeni ya da profesyonel fotoğrafçı değilim. Yazımın ahkâm kesmek olarak anlaşılması beni korkutuyor agacım. Cahil cesareti olarak addedebilirsin. Neyse girizgâh böyle olsun, başlayalım : )
Öncelikle internette fotoğrafçılıkla ilgili yeterli döküman ve eğitim programlarının olduğu aşikâr. Benim yapacağım bir derleme olacak. Fotoğrafçılığa başladığımda çektiğim sıkıntıları senin de çekeceğini hesaba katarak adım adım ilerleyecek sürece başlayalım.
A) Fotoğraf Makinesi Seçimi
Makine seçimi sancılı bir süreç. Bütçeni iyi kullanarak alınabilecek en iyi ekipmanı almayı amaçlıyorsun. Sancının bir kaç sebebi var. İlki çok fazla alternatif olması. Hem marka-model olarak, hem de satın alınacak yer olarak. İkinci sebep bilgi kirliliği ve ön yargılar. “Canon mu iyi, Nikon’mu iyi” sorusunu kendine ve etrafa sormayı bırakmalısın. İkisi de iyi ve Canon, Nikon harici iyi markalar da mevcut.(Hasselblad, Mamiya, Pentax, Sony, Olympus, Minolta vb. ) Canon ve Nikon’u ülkemiz cep telefonu piyasasındaki Nokia’nın durumuna benzetebiliriz, satarken her zaman para eder, piyasada dolaşımı çoktur. Peki satın almada nasıl bir yol izlemeliyiz?
Ekipmanına ayırabileceğin azami bütçeyi belirle ilk olarak. Unutma, makine alıyorsun, hayaline yaklaşmak üzeresin, fedakarlığın tam zamanı : ) Bütçeni belirledikten sonra şu soruya yanıt arıyoruz. Bütçeme göre alabileceğim en iyi makine hangisi? Unutma en pahalısını alana kadar hep bir üst model olacak, ama bizim yapmamız gereken fiyat-performans oranını denkleştirmiş olanı almak. Sıfır bir makine mi almak istiyorsun, yoksa ikinci el de olur mu? Buna karar vermek de önemli. Sıfır makine alarak eldeki bütçeyle daha düşük model bir makine alabilirken, aynı paraya ikinci el olarak daha üst bir model alabilirsin. Diyelim sıfır makine almaya karar verdin. Bu sefer de şöyle bir soru oluşuyor zihinde; garantili mi olsun yoksa spot mu? Garanti konusunda sana deneyimime dayanan bir ipucu vermek istiyorum. Garanti konusuna takılma, fotoğraf makineleri üretim bandından çıktıktan sonra, defalarca test ediliyorlar ve emin ol narin makineler değiller. Makineyi ilk aldığımda elimde yumurta varmışcasına davranıyordum ama şimdi anladım ki bunlar sağlam makineler. Zaten garantiye ürün yolladığında genelde cevap şu oluyor ; “düşürmüşsünüz makineyi, kullanıcı hatası” Fotoğraf makinelerinin gayet sağlam aletler olduğu konusunda ciddiyim. İstersen şu videoları izleyerek fikir sahibi olabilirsin. Nikon D90 ve Canon 550d Sağlamlık Testi Bölüm 1 Nikon D90 ve Canon 550d Sağlamlık Testi Bölüm 2
Dediğim gibi garanti konusuna takılma ve fazladan para ödeme. Spot ürünlerin (dükkan garantili diyebiliriz) piyasası İstanbul-Hayyam’da dönmekte. Ya da Gittigidiyor-Sahibinden.com gibi sitelere girerek uygun fiyatlı ürünler edinebilirsin. Buradaki nacizane tavsiyem ise; makineyi satın alacağın kişinin profilini incele, önceki satışlarına ve aldığı yorumlara bak. İmkanın varsa makineyi görerek al. İkinci el satın alıyorsan, lenste en ufak bir çizik olmamalı, sadece body (gövde) satın alıyorsan, body üzerindeki çiziklere takılma. Eğer tuşlarda, tekerlekte, ekranda bir sorun yoksa al.
Bir önerim daha olacak. Fotoğrafçılıkta heves olayı çok fazla ve hatrı sayılır bir para ödeyeceğini varsayarsak, satın aldıktan sonra o makinenin bir kenarda mahsunca yatması kuvvetle muhtemel. Bu sebeple kendine “ben gerçekten fotoğraf çekmek istiyor muyum, yoksa acep bu bir heves mi” diye sor. Kendini az-çok tanır insan, sor bu soruyu kendine.
Lens konusuna değinecek olursam – daha önce eline hiç makine almadığını farzediyorum- makineyle birlikte alacağın kit lens başlangıç için yeterlidir. Eğer bütçen el veriyorsa geniş aralığı olan 18-135 , 18-200, 24-105 gibi lensler de iyi bir seçim olabilir.
Makine ve lensi satın aldıktan sonra, başlangıçta ihtiyacımız olan diğer şeyler; hafıza kartı (4-8 gb yeterli) , çanta, lens temizliği için solüsyon, bez, ya da lenspen, lensi tozdan-kirden kısacası zarar görmesinden korumak için bir UV filtre ve de bir parasoley.
B) Teknik Boyut
Güzel, makinemizi elimize aldık, peki bu kadar tuş da ne, bu çekim modları ne, sadece tuşa basmam yeterli değil miydi, noluyor lan? Dediğini duyar gibiyim. Evet agacım biraz karmaşık görünüyor, doğrudur. Ancak bu karmaşık görünüm bize çok fazla imkan sağlayacak. Merak etme, günde 1-2 saat uğraşıyla teknik kısmı çözmen çok fazla zamanını almayacak. Makineyi ilk aldığımda, bulunduğum şehirde herhangi bir fotoğraf eğitim kursu ve de bana yardımcı olacak bir fotoğraf sever olmadığından, teknik kısmı çözme işi bana kalmıştı. Bilmeden iyi bir şey yapıp 2-3 ay boyunca manuel modda çekim yapmıştım. Şimdi bunun kaymağını yiyorum : ) Sana manuel modda çek diye bir tavsiye vermiyorum, tavsiyem şu olacak, temel fotoğrafçılık kursuna katıl, teknik gerçekten çok önemli. Bu önerim de tecrübeye dayanıyor. Makineyi aldıktan 3 ay sonra şans eseri usta bir fotoğrafçıyla tanışıp kendisinden ders aldım ve bu teknik eğitimle eksiklerimi gördüm. Teknik eğitim için şöyle bir soru aklına gelebilir; “herkes bu teknik eğitimi alıyorsa, bu eğitimler de aynı şeylerden bahsediyorsa, bu durum tek tip fotoğrafçılığa yol açmaz mı? Hayır, açmaz : ) Teknik eğitimle makinene tamamen hakim olmayı öğrenip, gözünle çektiğin fotoğrafı makineye de çektireceksin. Teknik eğitim sonrası, gerisinin göz ve yetenek işi olduğunu düşünüyorum. Eğer bulunduğun şehirde fotoğrafçılık eğitimi veren bir yer yoksa Bas-Çek , Genç Fotoğrafçılar ve Canon Turk siteleri fotoğraf eğitimi dökümanları konusunda yeterlidir.
C) Genel ve Karma Tavsiyeler
Fotoğrafçılık egonun tavan yapmasına vesile olmaya çok müsait uğraşılardan biri. Bu sebeple lütfen mütevazi ol. Ortalama 1500 TL’ye sahip olan ve bu konuda emek verebilecek çoğu kimse güzel fotoğraf çekebilir. Senin bir ayrıcalığın yok, bırak başkaları seni takdir etsin. Teknik eğitim aldığım hocamın (Kendisi Prof. Dr. Sabit Kalfagil’in öğrencisi) Türk Fotoğrafının çınarı Prof.Dr. Sabit Kalfagil’den aktardığı bir bilgilendirmesi var, o da “fotoğraf vazgeçmektir” sözü. Fotoğraf vazgeçmektir, ya çeker yanarsın, ya da çekemez yanarsın. Eğer kompozisyonu istediğin gibi oluşturamıyorsan çekme o zaman, vazgeç. Buna ek olarak nacizane eklemem şu olacak, fotoğraf aynı zamanda “hazmetmektir” . Eğer ki fotoğraflarını diğerleriyle paylaşıyorsan, eleştirilmeyi lütfen hazmet. Eleştirilere şöyle savunmalar yapma; “ya işte o an ışık şöyleydi, arkadaki direği oradan kurtarmanın imkanı yoktu vs vs.” o zaman vazgeç, çekme. Eğer çekiyorsan ve eleştiriliyorsan da hazmet. Emin ol bu seni geliştirecektir. (Seni eleştirenlerin iyi niyetli olduğunu varsayıyorum) .
Fotoğraf gezilerine mutlaka katıl, eğlenceli ve öğreticidir. Arkadaşlarını izlerken yeni şeyler öğrenirsin. Makineni yanından ayırma, ne zaman ne gibi bir fotoğrafla karşılaşacağını bilemezsin.
D) Sonuç
Bu yazımda genel sorunlara yanıt vermeye çalıştım. Bahsedecek çok şey var ama bunlara senden gelecek sorulara göre yer vermenin daha iyi olacağını düşünüyorum. Bir sorun varsa sor gelsin, bilgim dahilinde yanıtlamaya çalışırım : ) Işığın bol olsun.
Tuşlarına sağlık:)
Fotoğrafçılık her bünyeye zaman zaman girmeye çalışan yaygın bir hobi. Kimisi peşinden gider kimisi vazgecemez kimisi telefonun çektiği ile tatmin olur.
Yazıyı okuyunca kulakları çınlasın feridun hürel hocanın verdiği proje aklıma geldi. Elimizde arkadaşın emanet makinası ( akşamları istiklal nişantaşında ünlülerin pususuna yatar magazincilere sağlam foto varsa muhabir ayağına çorba alırdı ) neyse emanet makina ile istanbulun tarihi güzellikleri ve binalarını çekicketik. Ne deniyodu ona negatifmi ne , normalde 20 tane lazımdı ödeve, ama ben macka nişantaşından başlayıp beşiktaş karaköy eminönü sultanahmet ne cekmiştim?
Sanatsal cümle kurayım:
Her gün akan zamanda o kadar güzel anlar yaşanıyorki ? Hep peşimizde olan telaşla bakıp göremiyoruz. İşte fotograf makinesi bir merdiven gibi bu hummalı akan karışık akıntıdan bizi yükseğe çıkarıp farklı bir açıdan güzel anlar yakalamaya yarıyor.
Varsa imkan ve zaman güzel bir uğraş. Halen akıllı telefonla güzel bir manzara vs yakalarsam affetmem çekerim. Pc masa üstü ekran koruyucumu kendim oluştururum.
Herkes bence yanında fotoğraf makinesi taşımalı, ya da akıllı telefonları etkin kullanmalı. Günümüzde sosyal medya etkisiyle aslında herkes bir muhabir. Anı görüntülemeyi ve aktarmayı alışkanlık edersek hızlı bir bilgi akışı sağlayabiliriz. Bu açıdan fotoğraf ve fotoğrafçılık hayatın bir parçası olmalı.