Az-biraz İbn-i Haldun abimden bahsedesim var.Nereli olduğu,ne zaman yaşadığı,ne zaman öldüğü,bunları başka yerlerden kolaycanak bulabilirsin,fikirlerini alıntılarla aktarmaya çalışıcam.
İbn-i Haldun’un Tarih Anlayışı
İbn-i Haldun abime göre,tarih anlayışının sadece nakil yöntemine dayandırılması,tarihten yararlanılmasına,tarihi bilgilerin kökenine inilmesine engel oluşturmakta.
Tarihi 2 ayrı şekilde tanımlamış,birincisi zahiri (yüzeysel) yanı;
…Dıştan bakılınca tarih,eski günlerden ve devletlerden,eski çağlarda geçen olaylardan haber veren bilim olmaktan öteye geçmez,ağızdan ağıza geçen sözler,öyküler anlatılır.(İ.Haldun s.64)
Tarihin iç yanınıysa şöyle anlatmış;
Derinliğine inerek bakıldığındaysa ,tutarlı bir bakıştır tarih.Bir incelemedir.Olup bitenlerin nedenlerini,nasıl başlayıp nasıl geliştiğini inceliğiyle ortaya koymadır.Olayların “nasıl”larını, “niçin”lerini derinlemesine bilmedir.Bundan dolayı tarih,temel bilimdir.
İbn-i Haldun abimin tanımına göre,bize ilköğretimden liseye kadar ki öğretilen tarih,zahiri olanından değil mi aga?Sebep-sonuçlara bakılmaksızın,sınavlarda Sırpsındığı savaşının kaç yılında olduğunu soran bir öğretmenin gerçek amacı nedir?Müfredat yerini bulsun olayı mı?Ne katabilir bana tarih ezberlemek,papağanı bile eğitsen,en az 20 savaşın tarihini sana söyleyebilir..
Nakilciliği çok eleştiren İbn-i Haldun abim,bir de şöyle bir laf ederek ayarı verniş nakilci tarihçilere;
Ben ne zaman ki tarih yazarlarının kitaplarını gözden geçirdim,ne zaman ki geçmişin ve bugünün derinliklerine inebildim,işte o zaman,gerçeği derinliklerinden çekip çıkaracak gözdeki dalgınlık ve uykunun uyuşukluğunu kaydırıp attım.Ve işte o zaman içimden bir kitap yazmayı geçirdim.
Bilimsel olmayan tarihçilerin hatalarının subjektif nedenini şöyle açıklamış;
…eğilim ve yan tutma,insanın gerçeği görmeye yarayan gözünde bir perde olur.Eleştirmeyi,inceleme çabasını engeller.Ve yalanı benimsemeye,alıp aktarmaya sürükler.
İbn-i Haldun abimin,toplum ve devlet anlayışı var ki,onu da başka bi sefer yazarım.
Tarih öğretmenlerimize kızsan bi türlü,kızmasan bi türlü.Ben olsam nasıl ders anlatırdım yeminle bilemiyorum.Çocukların derdi LGS,ÖSS iken,böyle illet bi sistem varken,Tarih bölümünün vasatlığı bilinirken(ünivde)nasıl kalkıp şevkle ders anlatabilir insan.Keza,öğrenci açısından bakarsak da durum pek parlak değil,çünkü öğrenme isteğimizi,okuma isteğimizi her geçen gün daha da kaybediyoruz,tembelleşiyoruz.(yazık bize,ben de okumuyorum artık,bana da yazık).Bizi hep tarih tekerrürden ibarettir diye kandırdılar.Öyle değilmiş o,biri söylemiş ki tekerrür eden tarih değil olayların kendisiymiş.1444 Varna Savaşı.Kendi doğum tarihimi unuturum bunu unutmam.(bi kere unutmuştum doğum tarihimi,yuhh)Niye?Niye bi tarih bi savaş ismi kazıyıp durdular beynimize?Niye bunu biliriz de 2.Muratın,Haçlıların Varnada savaşma sebebini bilmeyiz.Çok şey mi değişir bilsek?Maalesef bu sorunun cevabı evet, tekerrür ettiğini düşünürseniz evet.Sokaktaki vatandaş bilmiyorsa ülkeyi yönetenler bilsin, tarihçiler bilsin.Dostumuzu düşmanımızı nerden bilicez yoksa,dimi?