14 Nisanda vizelerim başlamıştı,ayın 20’sinde dedem vefat etmiş,üzülmiyim diye bana söylemedeiler,sonradan öğrendim.Garipti yahu dedem,belki de herkesin dedesi gariptir.Yani yaşlılığın verdiği bir şey olabilir.Derler ya, “yaşlandıkça,çocuklaşıyorlar” falan..Üzücü bir durum.Biz de yaşlanıyoruz.Biz büyüdükçe,bizden büyük olanlar büyümüyor aslında,yaşlanıyorlar.Kolera’nın bir sözü vardı; “iki çocuğum olsa,aklım salıncakta sallanır/Büyümek istemiyorum,annem-babam yaşlanır” diye.E hakkatten öyle be.
Dedem garipti dedim ya,bir sebebi vardı,hayatının son 20 senesinde midesinden çekti hep,hazımsızlık sorunu vardı,ve hayatının her anını bu illete odaklamıştı,arada komik durumlar oluyordu.Bir gün alışverişe gitmiştik,ben annem,dedem,makarna reyonlarının önündeyken,annem bir kaç paket makarna alıcakken,dedem; “”kızım burgulu olanlardan al,başka alma” dedi.Annem de “neden baba,hepsinin tadı aynı dedi” dedem de şöyle demişti “kızım burgulu olanları,çiğnemeden yiyorum,burgulu ya onlar,matkap gibi,bağırsaklarımı dele dele gidiyor,rahat ediyorum” demişti.Ben de çocuk halimle “nası lan,olur mu öyle şey” dediydim.Dedem hep burgulu makarna yedi : )
Vefat anını sordum anneme teyzeme,bilincini yitirmemiş son ana kadar,tekbirini,şehadetini kendi getirmiş,vefatına 10 dakka kala da,hep aynı duayı yüksek sesle tekrarlamış; “Allah’ım Azrail meleğine söyle,canımı fazla yakmasın” ne güzel bir dua Ya Rabbi.Bana da böyle bir ölüm nasip olur inşallah..
İnsan bir garip oluyor,dedelerin,ataların artık yok.Ne biliyim insan istiyor ki,ölmesinler : ) sohbetleri güzel oluyor.Babamın babası,94 de vefat etmişti,geçen sene,cumhuriyetten yaşlı olduğundan,hep ona Osmanlı zamanlarını sorardım.Karşında bir nevi Meydan Laouresse ansiklopedisi var.Sen soruyorsun,o cevaplıyor,sayfa aramanada gerek yok : )
Ama şimdi yok yahu,büyüdükçe,yaşlılar diğer aleme göç ediyor.Bir bakıma da onlara şanslı gözüyle bakıyorum.Düşünsene bi kaç yaşındasın?Ben 23 ve 24ü göreceğimi bilmiyorum bile,oysa onlar 90 küsür sene yaşamış sonuçta.Hangi yaşlıya sorarsan sor,hep şöyle diyecektir “vallahi evladım,rüzgar gibi geçti” hakkatten öyle galiba.Rüzgar gibi geçiyor ömür.Yanaklarında o rüzgarın hafif dokunuşları,yani kırışıklıklar kalıyor,eğer rüzgarı doğru değerlendirdiysen,yaşamın güzel geçiyor,ama eğer rüzgara karşı işemeye çalıştıysan da üstün başın mahvoluyor,hayatın boktanlaşıyor : )
Hayat bir rüzgar,biz bir yelken,kabir son liman,kaptan dediğin,bazen biz bazen başkaları,yakıtımız ömür,katığımız dostlar,pusulamız müphem..
Coolio abim ne de güzel demiş Gangtas Paradise şarkısında ; ” im 23, now how will i live to see 24?”
Oyyy,oyyy,es deli rüzgar ulan : )
yaşlanmak… tuhaf… düşünmesi de hissetmesi de. daha 22yim oysa, yaşlılık psikolojisi için fazlaca erken bi zaman denebilir. deilmiş ama. şu var ki, insanın ilk 7-8 senesi şuuru kapalıdır. sonraki 7-8 sene şuuru yarı açık-yarı kapalıdır : ) 15-16 yaşlarından sonra başlar bi şeyler. geçenlerde arkadaşıma hazırlık sınıfı zamanımdan bi şeyler anlatmıştım. 7 sene geçti dedim sonra. 7 sene deyince bi duraksadım! zamanı ilk kez algılar gibi. 7 sene ne demek ya. bu 7 senede ne yaptım die düşündüm sonra. hiç farkına varmamışım sanki. ve korktum, bi gün 70 yaşına gelip de ben bu 70 senede ne yaptım demekten. gerçekten korktum…
babolee,evet hayat bu,coğu zaman acımasız . Ya daha 20 lerınde ölenler!hayatın,yasamanın ne oldugunu kavrayamadan göçenler bu dunyadan.Özledik,özluyoruz ve özlemeye devam edeceğız onları ta ki Rabbimiz izin verır de kavusabilirsek tekrar onlarla, özlemımız dinecek..
.
başın saolsun…. bu arada serdar komik olduğunu mu düşünüyosun
Açın gençlerin önünü 🙂
Valla geçenlerde benimde dedem vefaat etti insan bi garip oluyor ama en ilginç tarafı ben üzülemedim millet ağlıyor hüngür hüngür bende tık yok ulan bende mi bi sorun var yoksa milletmi manyak ben mi normalim diye sordum hep hala da soruyorum
bilen varsa bi zahmet bana anlatsın sorun kimde?
başımız sağolsun, hayat devam ediyor. ben de büyük baba annemin vefatını hatırladım da o da son ana kadar torunlarıyla oturup konuşmuştu ve hakkı rahmetine sessiz sedasız kavuşmuştu….saygıyla anıyoruz.