… Sebzeciyim. Et de yerim. Et yenmez mi? Yemeyen var. Bazıları hayvan öldürülmesine karşı. Öldürülmese, eceliyle şekerden, panik ataktan, yüksek tansiyondan, sahibi sağarken aklına komik bir şey gelse, leblebi tozunun genze kaçtığı gibi küspeden boğularak falan ölse? Yerler mi, bilmem, banane.
Günlük 1300 kaloriyi tamamlamak zorundayım, zorundasın. Denedim 1260 falan da oluyor ama gözler pek parlamıyor. Gözler önemli aga, kaliteli kadın-erkek gözlerinden anlaşılır, bir de dişlerinden. Yok garsona nasıl davranıyormuş, üstüne nasıl davranıyormuş falan. Bunlar yanıltır. “Pardon bir müsaade eder misin” deyip erkeğin-kadının çenesini iki avcunun arasına alıp “kıpırdama canım” diyecek çenesini ayıracaksın. Hiç mi kurban pazarına gitmedin oğlum? Öyle düşün. Dişler tam mı, çürük-çarık ne alemde. İmplant mı, porselen mi, geçici dolgu kaç tane? Mühim bunlar. Gözler de soluk olmayacak, çinekopun gözüne bakar gibi bakacaksın.
Neyse, sebzeyi severim ama lokantaların tezgah doldurma yemekleri sebze yemekleri. 2. sınıf. “Yemek dediğin etli olacak yeeeeenim” diyen her büyüğe bir sille nakşedecek olsam ellerim parçalanırdı. Ellerimi severim ama, bazen 2 tane yetmiyor. Böyle günde 3-4 saatliğini el sayısını 3’e çıkaran bir hakkımız falan olsaydı. Her gün bir kere kullanabiliyorsun. O gün kullanmayıp, ertesi güne sarkıtmak yok. Muvazzaf asker izni gibi, yanıyor. Memurluk iyi lan, bir sonraki yıla kalabiliyor. Neyse, ellerimi sevdiğimi söylemiş miydim? Pek severiz “en”leri belirlemeyi. “Ne yediğinden çok milletin ne yemesi gerektiğini buyuranlar derneği” sıkı çalışıyor. Örgütsüz götler, sinir bozucu.
Lokantanın biriyle anlaştım, 8 senedir gittiğim yer. “Abi sebze yemekleri çıktığı gün beni arasana” dedim. “Her gün çıkıyor” dedi. Yani “her gün seni mi arıycam artlim?” demeye getiriyordu, anlamıştım. Bozuldum biraz, 8 senedir buraya geliyordum. Baya para vermiş olmalıydım. Belki de şu döner tezgahını benim verdiğim parayla almıştı ya da 102 ekran LCD TV’yi. İnsan da biraz hatır olurdu be. Bozulduğumu belli etmeden 8 senenin hatrına yüzsüzlüğe vurdum. “O zaman hangi sebze yemeklerinin çıktığını söylesen ya telefondan” dedim. Yüzsüzlüğümü sevmiş olmalı ki “tamam hocam, ararım” dedi. Hocam diyordu bana. 8 senedir hocam diyordu bana abi. Ben de 8 senedir abi. Adlarımızı bilmiyorduk lan. Adını bilmediğim bir adamın elinden 8 yıldır yemek yiyordum. Adını sorasım gelmedi ama yine de. Gizli bir anlaşma gibiydi bu. Sanki “bir sorun çıkarsa birbirimizi tanımıyoruz tamam mı adamım? gibisinden bir şey.
Abi her gün arıyor beni. Onun da hoşuna gitti sanırım. İkindiye doğru arayıp sayıyor yemekleri; “hocam bugün türlü, taze fasulye, ıspanak vs var, ayırayım mı payını?” diyor. Duruma göre ayır, geliyorum abi diyorum. 6 aydır sürüyor bu. Bu dinleme olaylarından ötürü aklıma abiyle her gün yaptığımız konuşmalar geldi. Ben polis olsam ve bir şekilde bizi dinleseydim kıllanırdım lan, amirime şöyle rapor verirdim; “asla isimlerini kullanmıyorlar amirim, hocam diye hitap edilen şahıs her gün ikindi vakti aranıyor ve abi denilen şahıs ona sebze yemeklerini sayıyor. Neredeyse her gün yüklü miktarda sebze yemeği kodu altında alım yapıyor hoca lakaplı şahıs, alalım mı puştları? Pardon amirim puşt dedim, hoş kaçmadı sanırım. Sizin de memleket Kırşehir’di değil mi? Teyzem gelin gitti oraya eheh.” Henüz dinlemeye takılmadık abiyle. Ya da dinlendik ve bir sebze sever polis muhabbetimize bayılıyor olmalı. Belki hatta girip “brokoli yiyin lan, hiç brokoli pişirmiyorsunuz, üstüne limon ve zeytinyağı, ohhh” demek istiyor lakin kolluk olmanın verdiği vakur duruşa zeval getirmemek için dişini sıkıyordur.
Neyse. Masa beşim aga ben. Bayadır masa 5’im. Pide fırınının hemen önü, dükkan kapısını ve 102 ekran LCD’yi iyi gören yerin adamıyım. Meyhane sanki. Havaya girdim baya ama abi yaptı bunu. Bir zaman sonra lokantadan girince “hocamın masasına servis aaaaaç” diye buyurmaya başladı garsonlara. Masam vardı artık. Çok havalı lan. Kıymalı pidesini ikiye katlayıp gömmeye çalışırken çenesini yağlayan adamın “hocamın masasına servis aaaç” sesini duyduğunda beni görmek için kafasını kaldırması, verdiği tavuk döner siparişi geldiğinde “bedava ayranı da geliyo di mi” diyen adamın bana doğru bakması falan, çok havalı 😐 Benim masam var, onların yok.
Geçen pide yiyesim geldi. “Bir mi, buçuk mu hocam” dedi. Buçuk dedim. Bu lokanta jargonuna bayılıyorum. Bir tek burada işliyor. Buçuk denilince 1,5 getiriliyor. Peki “bir mi, bir buçuk mu” demek varken nasıl olmuşta da tüm Türkiye’deki lokantalar ve resteruantlar konsensüse gitmişçesine “arkadaşlar bundan sonra bir mi, buçuk mu diyoruz. Buçuk aslında yarım demek ama bir buçuk manasına gelecek bundan sonra” kararı almışlardı. Bu kararın mantığı neydi? Bir buçuk yerine “buçuk” demek zamandan tasarruf ettirip işletme giderlerinin düşmesini mi sağlıyordu? Bu bir tasarruf hareketi miydi? Peki ben bunu turist bir arkadaşıma nasıl izah edecektim? İngilizcem yeterli gelecek miydi? Gelirdi ama mantığım yeterli gelecek miydi peki? Mc Sapıt’s ve Yardır King muhalefet etmiş olmalıydılar. Bir buçuk Mc Chicken havalı gelmemiş olmalıydı kulağa. Sonra içim buruldu, sebze yemekleri 2. sınıf demiştim ya hani en başta. Neden buçuk ıspanak yoktu, neden “usta buçuk taze fasulye çeeek” denmesindi. Hemen abiye el ettim, geldi. Fikrimi açtım, dikkatle dinledi. “İlahi hocam eheh” dedi. Bunun manası 8 senelik müşteriyi sikik fikrinden dolayı kırmadan işi şakaya vurmak olmalıydı. Ama ciddi söylemiştim lan ben. Et lobisi benden daha güçlü olsa gerekti…
Sitenize backlink almak için bir diğer yöntem de aletmakine.com sitesini ziyaret etmektir. Aletmakine.com, tarım ekipmanları ve motosikletler için güvenilir bir e-ticaret sitesidir. Aletmakine.com’da çeşitli tarım ekipmanları, motorlu testereler, jeneratörler, hayvancılık makineleri, motosikletler ve daha birçok ürün bulabilirsiniz. Aletmakine.com’da alışveriş yaparak hem kaliteli hem de uygun fiyatlı ürünler satın alabilirsiniz. Ayrıca aletmakine.com’da bulduğunuz ürünleri kendi sitenizde, blogunuzda veya sosyal medya hesaplarınızda paylaşarak hem aletmakine.com’a hem de kendi sitenize backlink sağlayabilirsiniz. http://www.Aletmakine.com ’u ziyaret etmek için buraya tıklayabilirsiniz.