Bazen kısaca “zararlı” da deriz.
Köstebek, sansar, fare, danaburnu, yarasa, karga, böcek?..
Zararlı listemiz doğada yaşayan hayvanların %60’ini kapsayacak kadar uzun! Bu hayvanlar gerçekten doğaya, yaşam döngümüze, geleceğimize zarar veriyorlar mı, hiç olmamaları olmalarından daha mı hayırlıdır, en zararlısı hangisidir?
İnsanoğlunun tüm bu hayvanları yok etmek, yeryüzünden kazımak gibi kutsi bir amacı vardır, katli vacip yaratıklardır bunlar, bizleri denemek için yaratılmışlardır!
“Yararlı hayvan” ise sadece esir edip tüm yaşamlarını sömürdükten sonra kesip yediğimiz ya da avladığımız hayvanlardır. Bunların dışında kalan yakın çevredeki tüm canlılar ise “ZARARLI”dır!
Doğada “arsa”, “tarla” ya da “yol” olarak tarif edilecek bir arazi tipi/şekli yoktur, o hale biz getiririz. Karalar göl, çöl ve ormandan oluşur. İnsan yaşamına uygun düzlük kırsal arazi, karasal alanın çok küçük bir yüzdesidir ve ağacın yaşayamadığı bu tür arazide insanın yaşama olasılığı da düşüktür.
İnsanlar gölde ve çölde de yaşayamayacakları ve çok hızlı çoğaldıkları için; bina, tesis, tarla ve yol yapmak için çoğunlukla ağaç kesmek, hatta orman katliamı yapmak, yeni yaşam alanları açmak zorunda kalır. Amacı kendi yaşamını kolaylaştırmak, refahını artırmak olduğu için de ağaçların üstünde, orman zemininde ve toprak altında yaşayan canlıların yok olması ile hiç ilgilenmez. Hatta gereksiz yaratıkların yok olmasından memnuniyet duyar!
Yuvalarını başlarına yıkıp, doğalarını/beslenme ortamlarını yok edip aç ve açıkta bıraktığımız halde yaşama tutunabilen köstebek, sansar v.b. gibi bazı hayvanlar da yaşamak için ekin ve erzağımıza saldırır..
Haydaaa.. Bizim kadar bencil yaratığa yapılacak şey mi bu, gebertmeyip te besleyelim mi yani? Gönül rahatlığı ile bu tür hayvanları en öldürülesi ilan eder, yok edilmelerinin sevap olduğuna yürekten inanırız!
Halbuki günümüzde artık çok net ve kesin olarak biliyoruz ki: Herhangi bir hayvanın, örneğin en zararlı saydığımız fare ırkının yok edilmesi dünyanın geleceğinde kesinlikle onarılmaz bir yıkıma yol açar!
Yollar insan oğlu için çok önemlidir ve tabi ki yolu da çölden ya da gölden geçiremeyiz. Dünyadaki tüm karayollarını Avrupa kıtası kadar orman alanını (yada yaşamı) yok ederek oluşturduk Allaha şükür!
İnsanın yoğun olarak yaşadığı, beton döktüğü ya da yolunu geçirdiği her yerin bir zamanlar orman ya da yaşam alanı olduğunu ön görebilirsiniz.
Günümüzün son örneklerinden biri ABD’den: Tamamı cangıl, yağmur ormanı olan Florida’nın tümünü arsaya çevirmelerine çok az kaldı!
1940’lar da Antalya’nın %80’i ormandı. Şimdi ise sıfırı! Çok değil 12 yıl öncesine kadar ormanın içine serpiştirilmiş evlerden ibaret bir köy olan Hurma’da şimdi tek ağaç yoktur, tamamen betondur, sitedir!
Denizleri de kirletiyor, aşırı avlanıyoruz diye düşünüyorsanız dert etmeyiniz.. Denizlerin esas derdi bu değil.
Bazı deniz canlılarının yapışıp hızımızı azaltmaması için denizlerde dolaşan milyarlarca ama milyarca aracın altına her yıl düzenli olarak zehir sürüyor, her yıl milyonlarca ton zehiri düzenli olarak deniz suyuna karışıyoruz. Bu yaptığımız hangi gerekçe ile masum gösterilebilir?
Ne kadar bencil, ön görüsüz ve namussuz olduğumuzun açık delili değil mi şimdi bu?
En kötüsü ise; sayımızın 2 milyar olması bile dünya üzerindeki yaşam dengesini riske sokuyorken ve günümüzde dünya nüfusu 8 milyara dayanmış iken, hala ve politikacıların ısrarlı desteği ile son hızla çoğalmaya devam ediyor olmamızdır!
Aslında dünyaya, doğaya, yaşam döngüsüne, geleceğine bilerek ve isteyerek zarar veren, bindiği dalı kesen hayvan (Hayvan demeyelim, hayvana ayıp olur) tek yaratık..
Vatan, millet, kodumspor, v.s.. gibi her türlü bahaneyle birbirlerini öldürmek için fırsat kollayan ve bundan özel bir zevk duyan bu müstesna yaratık: Elbette İNSANOĞLU’dur!
Dediğin konuyla alakalı utopia adlı dizinin 2. sezon 1 bölümünü izlemeni şiddetle tavsiye ederim. Vaktin varsa dizinin tamamını izle diyecem de sen izlemişindir kesin 🙂