- Bir ödeme yaparken 10 kuruş eksik olduğu için bütün parayı bozdurduktan hemen sonra birden cepte beliren o saf piç 10 kuruş.
- “Şimdi burdaydı ya, ya şimdi burdaydı” nidalarıyla aranan kalem. Nereye gittin ulan 2 dakikada?
- Durağa gider gitmez gelen otobüs. Tarifi imkansız bir mutluluk.
- 3 gün yüzüne bakılmamış ama gece birden uyanıldığında mide kazınırken poğaça kadar tatlı gelen yarı kuru, bayat ekmek dilimi.
- Bazı günler hep aynı dakikada yakalanan saat. Bakarsın 11:33’tür. Bir daha bakarsın 13:33’tür. Sonra bir daha bakarsın 16:33’tür.
- Şehirler arası yolda yolculuk yaparken ıssız bir mevkide görülen, yol kenarında yürüyen adam. Şimdi ben bu adamı niye gördüm diye düşünürüm hep? Niye gördüm? Bu adam n’apıyor? Ne 20 km ileride, ne 20 km beride bir yerleşim yeri yok. Bu adam n’apıyor?
- En sevdiğin abur-cuburu yerken gelen arkadaş. Ulan gelme işte, paylaşmak istemiyorum. Hayır paylaştığım şey de 25 kuruşluk çokomel falan ama gelme agacım. Başka zaman gelmezsin, tam onu yerken gel di mi?
- Bozuk olduğu halde yıllardır aynı yerde kabloları takılı halde duran yazıcı. Bir ofis geleneği, bozuk ama tamir edilmiyor, kaldırılmıyor da. Sanırım yılların emekçisi olması sebebiyle saygıdan dokınulmuyor.
- Bir kalem pille eski neşeli günlerine dönebilecekken yıllardır durur halde duvarda bekleyen dönerci eşantiyonu saat.
- İşlevinden yararlanmaktan çok işlevleri eşe-dosta anlatılan koşu bandı. “Koşu bandı aldım, çok yararlı birşey, eğim özelliği var, nabız ölçüyor, kaç kalori yaktığını gösteriyor, ayarları muhteşem…” Bir de kullansaydın ya len.
- Arandığında en son sırada çıkan önemli kağıt. Bu bir kader, bu bir ızdırap. Koca kağıt tomarı içerisinde en sonda çıkan kağıt. O son ana kadar yaşattığı “kaybolmuş” duygusu, müthiş.
Gerçekten gerekli bilgileri paylaşmak güzel olmuş, elinize sağlık. 🙂
“Len ” yazmışın kesin egelisin sen 😀