Konu tamamiyle ırk ayrımcılığı üzerine değil. Sivil itaatsizlik denen direniş biçiminin Irk Ayrımcılığına karşı Amerika’da nasıl zafer kazandığını anlatmaya çalışıcam.
Sivil İtaatsizlik nedir?
Sivil itaatsizliğin iki temel unsuru mevcut ;
1-Devlet otoritesi meşruiyetini, ancak yönetilenlerin rızasına dayanarak sağlayabilir.Adalet, hükümetin yaptığı pozitif yasalardan daha üstündür ve birey, yasaların adil olup olmadığını sorgulama hakkına sahiptir. Bu unsura örnek vermek gerekirse ; herhangi bir ülkede motorlu araçlarla yapılan kazalarda her zaman yayanın suçlu olacağına dair bir pozitif yasa olsa ve adamın biri arabasıyla yayaya çarpsa, ve ceza almasa, bu durum yasaldır ama adil değildir. Zaten bir ülkede yasalarla, toplumun vicdani ve ahlaki değerleri ne derecede örtüşüyorsa o kadar huzurlu bir yaşam alanı oluşur.
2-Eğer birey yasaların adil olmadığına kanaat getiriyorsa, bunlara itaat etmeme hakkına sahiptir, ancak bu itaatsizlik şiddet içermeyen yöntemlerle yapılmalıdır. (Sivil İtaatsizliğin Unsurları Hakkında ayrıntılı bilgi için “Hayrettin Ökçeksiz-Sivil İtaatsizlik 2. Baskı ALFA YAYINLARI”)
Yani Sivil İtaatsizlik hareketinin en temel prensibi “şiddete asla başvurmama”
Amerikada bu hareketin mimarı Martin Kuther King, sivil itaatsizlik eyleminde Gandi’den etkilendiğini belirtmiş..
Gandi’nin öncülüğünü yaptığı Sivil İtaatsizlikle ilgili güzel sözlerinden birkaçı;
Cesurca çekilen acılar,bir taşın bile kalbini yumuşatabilir.. Adalet, adaletsizlikle elde edilmeye çalışılırsa, elde edilen sonuçta mutlaka adaletsizlik gömülü olur..Uğruna öleceğim çok davam var, ama uğruna öldüreceğim hiçbir dava yok..
Tanım ve açıklamalardan sonra, ABD’deki Sivil İtaatsizlik eylemlerinin sebebi olan ve Obama’nın şu anda başkanlık koltuğunda oturmasında belki de en büyük payı olan Rosa Parks’ı anlatmam elzem..
Olay Amerika’nın Montgomery şehrinde geçiyor.Şehirde 70 Bin kadar Beyaz, 50 Bin de siyah yaşamakta.Yasaya göre otobüslerin ön koltuklarında sadece beyazlar oturabilmekte.Siyahların otobüsün orta kısmında oturabilmesi,orta kısımda hiçbir beyazın oturmaması koşuluna bağlı.
1 Aralık 1955 günü, Rosa Parks isimli siyahi 42 yaşında bir kadın otobüse biniyor ve orta koltuklardan birine oturuyor.Bir kaç durak sonra 6 beyaz yolcu otobüse biniyor.5 beyaz yolcu önde yer bulup,1 beyaz ayakta kalıyor.Bu durumda Rosa Parks’ın orta koltuğu boşaltıp en arkaya geçmesi gerekmekte.Diğer 3 siyahi yolcu arkaya geçiyor ama Rosa Parks yerinden kalkmıyor.Ardından polis geliyor ve Rosa Parks göz altına alınıyor.Sivil İtaatsizlik eylemlerini tetikleyen olay budur..
Amerika’da siyahi vatandaşların ikinci sınıf statütüsünden kurtulmasındaki olayları tetikleyen bu kişiye,Rosa Parks’a 1996 senesinde Başkan Bill Clinton, 1999 senesinde de Kongre tarafından altın madalya verilmiş..
Rosa Parks’ın gözaltına alınıp, yasa gereği cezalandırılmasından sonra, Martin Luther King önderliğindeki Sivil İtaatsazlik eylemlerinin ilki başlar ; OTOBÜSE BİNMEME eylemleri..
King önderliğinde alınan kararla günde ortalama 17500 siyahinin bindiği otobüslere binmeme kararı alınır.Siyahi taksi şoförleriyle anlaşılarak, taksi kullanmak isteyen siyahilerden otobüs ücreti olan 10 Cent’in alınması istenir ve taksiciler kabul eder. Araba havuzları oluşturulur, siyahiler yaya olan diğer siyahileri gidecekleri yere bırakırlar ve bu eylem tam 381 gün sürer.21 Kasım 1956’da Amerikan Yüksek Mahkemesi otobüslerdeki ırk ayrımcılığını kaldırır.Bu olay da Sivil İtaatsizlik eyleminin, uygulanış biçiminin ne derece doğru, etkin ve amaca yönelik olduğunu gösteriyor.
Bu eylemler sadece otobüs olayıyla kalmamış.Kuzey Carolina’da bir siyah genç restaruanta gidiyor.Garson da “biz zencilere hizmet veriyoruz” diyor.Joseph isimli bu öğrenci restaruanttan ayrılıyor ama ertesi gün yanına 2 arkadaşını alıp aynı restaruanta gidip tüm gün boyunca sadece oturup hizmet bekliyorlar.Ertesi gün Joseph ve arkadaşlarına katılan diğer siyahiler de oluyor.Gazeteler olayı duyurduktan sonra bu eylem biçimi tüm Güney Eyaletlere yayılıyor.Zencilerin yararlanması yasak olan kütüphane,park,tiyatro gibi yerlerde, zenciler en güzel kıyafetlerini giyip sadece oturuyorlar : )
Bunun gibi eylemler sonucunda, King önderliğindeki bu hareketle zenciler, beyazlar gibi aslında var olan ama kendilerine yasaklanmış hakları bir bir geri aldılar.
Sivil İtaatsizlik eylemlerinin ana unsuru olan şiddetsizlik, eylemin süre içerisinde vicdanlara seslenmesine sebep oluyor..
Peki ülkemizde durum nedir?
Bir gün belirlense ve o gün 10 Milyon Cep Telefonu Abonesi aboneliklerini iptal etse Cep Telefonu Şirketlerinin fiyat tarifesi sence nasıl şekillenir?
Sadece 1 hafta hususi oto sahipleri kontak kapatsa, benzinin durumu ne olur?
Doğalgaz kullanımı yerine sıksak dişimizi, 1 aylığına soba kursak, doğalgaz ucuzlamaz mı?
Nedir fikrin acaba?
@kalibre:sadece o an yapılan harekete ve olaya göre bir yorumda bulundum,genel olarak değerlendirmedim.Yoksa ne oldukları belli zaten.
@kalender: Ahmet Türk’ün mecliste yaptığı Kürtçe konuşmaya sivil itaatsizliğin bir örneğidir demek, Luther King önderliğindeki zencilerin eylemlerine,Gandi’nin emeklerine hakarettir.Adı üzerinde “Sivil İtaatsizlik”.. Ahmet Türk’ün başkanlığını yaptığı parti bozması (kapatılan) PKK’ya terör örgütü demiyorken,Ahmet Türk ve yandaşlarına sivil diyemez,dolayısıyla eyleme de “sivil itaatsizlik” diyemezsin.Nerden tutarsan tut,elinde kalır.
Zaten kürtlerin sivil itaatsizlik hareketleri konusunda başarılı olduğunu ifade etmedim ya da yapılan bu hareketin doğru olduğunu,bu sadece bir örnek,dil konusuna gelince tabi ki resmi dilimiz belli,zaten onların yaptığını savunan yok Türkçe resmi dildir ve resmi kurumlarda da Türkçe konuşulur, fakat yasaların adil olmadığını savunup böyle bir tepki gösteren onlar,var olan bir hakkın onlara sunulmadığından değil böyle bir hakkın kendilerine tanınması gerektiğini düşünerek böyle tepki veriyorlar,sivil itaatsizlik bir sorgulamadır aynı zamanda yasaları,hükümetin politikasını vs.,şiddet içeren eylemleri zaten hepimiz görüyoruz tasdik de etmiyoruz.
Kürtler sivil itaatsizlik konusunda,özellikle bu örneklere bakılarak değerlendirildiğinde, her zaman sınıfta kalmıştır.Ülkemizdeki yasalara bakıldığında,ırkçılık yapıldığı da söylenemez.Türk neyse,Kürt de o değil mi bu ülkede?Dil konusuna gelince,haksızlar.Bu topraklarda yaşayacaksın,yasalardan,haklardan faydalanacaksın ama meclise girip Türkçe konuşmak istemeyeceksin.Bir ülkenin bir tane dili olur,(ana dil diyoruz biz ona)o toprak üstünde yaşayan herkes de onu konuşmak zorundadır.En azından resmi iletişimde böyle olması lazım.Yoksa Kürtçe konuşmak yasak demiyoruz tabi.Hadi bu yasalar adil değil diyelim, ezildiklerini varsayalım.E yıllar boyu nasıl hak aramış bu vatandaşlar,kaç kişi şehit olmuş,kaç kişi sakat kalmış,kaç ailenin yüreği yanmış,yakılmış sormazlar mı adama?Gandi böyle başkaldırın dememiş ki,di mi?
Ahmet Türk’ün TBMM’de kürtçe konuşma yapması sivil itaatsizliğe somut bir örnek olabilir…10 dk lık bir konuşma olsa bile etkili oldu…
çok etkileyici bir yazı. açıkçası şu sitede okuduğum onca yazı arasında gerçekten takdire şayan diyebileceğim bi yazı.
ülkemizde, benim gördüğüm,sivil itaatsizlik şiddetten bağımsız bi yerde deil. dtp karşıtları parti binasını taşlayarak tepki verir, misal. öğrenci insanlar eylem yapar birbirlerine girer, çoğu hastanelik olur, yine bu öğrenci insanlar ellerinde satır (kesinlikle abartmıyorum) fakültelere dalıp brilerini yaralar ya da öldürürler. yani ülkemizde verdiğin örnekteki gibi belli bir kesim otobüslerin arkasında oturmak zorunda bırakılsa, o kesim biraraya gelir, ya otobüsleri ya da belediye binalarını taşlar!
ülkemizde sivil itaatsizliğe verebileceğimiz somut bir örnek var mı bilmiyorum açıkçası…
Bilerek maddiyatla ilgili örnekler verdim.Çünkü Amerika’nın o zaman için kanayan yarası ırkçılıkken,bizim de kanayan yaramız, zamlardır-vergilerdir-tekel olan hizmetlerin yüksek fiyattan satıma sunulmasıdır..
Allah’ım tutamıyorum kendimi,konular çok güzel,yazmam lazım.Bahsettiğin olayları duymuştum.Yapılan eylemler de Gandi’nin fikirleriyle birebir örtüşüyor.Şiddet yok,vahşet yok,yalnızca kararlı ve istikrarlı bir şekilde tepki gösteriliyor ve vicdanlar bu sesi duymak zorunda kalıyor.Bizde ne eksik?Sorduğun sorulardan yola çıkarsak,bi kere biz inanmayız,birlikte hareket etmeyiz,hem sonra 10 gün de sabredemeyiz.Ama üstte Amerika için verdiğin örnekle Türkiye örneği uyuşmuyor gibi.Birinde ırkçılık var,biri yalnızca maddiyat kokuyor sanki.Tabi aynı direnişle,aynı yöntemle zafer kazanmak mümkün(-dür diye umuyorum).Bi ara öyle bi mail gelmişti,şu tarihte 1 günlüğüne teli kapatalım gibi.Aklıma gelen ilk şey,amannnnn,kim yapacak ki bunu,kim uygulayacak.Tabi bu işler 3 5 mail ile olmaz.Şişşş,direnelim mi la?Arayan soran da yok zaten,kapatırım ben telefonumu ,bana uyar 😛