Olay mahalli Ölü Ozanlar Derneği değil, üniversitem. Hocamız masanın üstüne çıkıp her şeye farklı bir açıdan bakmayı anımsatmasa da bize, ilk dersten kitaplarımızı yırttırmasa da bu sınav ile benim Mr. Keating’im oldu.
Ben de fakültemde bugüne değin gördüğüm en kaliteli sınav olduğu için hakkında minik bir yazı yazarak zihnimde kalıcılığını kuvvetlendirmek istedim, naçizane. Kalitesini ise dayandığı felsefesinden alıyor nezdimde.
Sınav esnasında düşüncelerimin arka planında çalan Pink Floyd – Another Brick in the Wall şarkısı eşliğinde yazıyorum bu satırları.
Belki bir klişedir ezberci sistemden yakınmak (-ki klişeler doğru olmasaydı klişe olurlar mıydı diye düşünmekten kendimi alamam) ama ben hiç bu sisteme sitemi dillendirmekten başka bir harekette bulunan bir öğretmen görmemiştim. Gelgelelim sistemi yıkmak adına atılmış güzel bir adım olsa da sınavdan çıktığımda birçok öğrencinin sinirli olduğunu görmek hocanın harladığı inançlarımın üstüne umudumu köreltti.
Ayrıntıya, ayrıksıya, aykırının her daim karşısında olan bu güruhun değişimden korkusunu anlamaya çalıştım ancak bazı idealler empati dinlemezmiş, bunu yaşadım.
Mr. Keating’in bir dersinde öğrendiğime göre Universe evren demekmiş. Kosmos. Sonsuz uzay ve uzay içindeki gök varlıklarının tümü. Kosmos değil de kaos anlamında olsa çok daha isabetli olurmuş diye alaya alarak okuyorum üniversiteyi. Çünkü buranın bir evren olmadığı hususunun can yakıcılığı, beklentilerin sadece üzdüğünü hepimize benimseten Duman şarkısının berisinde kaldı. Böyle yoğun bir anlamın altında ezilmeden nasıl da büyük bir vakurlukla yola devam ettiğimiz görmek ironinin vücut bulmuş hali olsa gerek.
Sınav anında bu pasajın dayandığı felsefeyi anlamaya çalıştığım dakikaların hayatıma kattığı değer hiçbir harf notuyla ölçülemez.
Bu sınavdan sonra koşarak eve gidip izlenecek film:Detachment.
Bir başka sınavda da Mr. Henry ile karşılaşmak dileğiyle…
“We don’t need no thought control.”
Düşünce kontrolüne ihtiyacımız yok.
Düşünce
Kontrolüne
İhtiyacımız
Yok!
Yazan: Misafir kalem Lâedrî